28 Ocak 2016 Perşembe

COURCHEVEL'DE KAYAK MACERASI

Bu sene kayağa yurtdışına gitsek ya! cümlesiyle başlayan maceramız, hafızamıza unutamayacağımız anılar kazıdı. Şunu söyleyebiliriz ki Avrupa'da kayak tatili için çok fazla seçenek mevcut. Hangisine gideceğimizi belirlemek çok zor oldu. Uzun araştırmalar sonucunda Fransız Alpleri'nde karar kıldık. Courchevel-Meribel-Val Thorens'den oluşan "Les 3 Vallees" bölgesinde, vadiler arası geçiş yapabiliyorsunuz. Dolayısıyla biz 1 taşla 3 kuş diyerek bu bölgenin gözdesi Courchevel'de konaklamayı tercih ettik.

COURCHEVEL'E HANGİ AYDA GİTMELİ?



Courchevel
Fransız Alpleri'nde kayak sezonu Kasım ayında başlayıp, Nisan ayına kadar devam ediyor. Ama bol karda, güneşli havada kaymayı tercih ediyorsanız en ideal zamanın Şubat-Mart olduğunu söyleyebiliriz. Biz yılbaşı tatiliyle birleştirdiğimiz için Ocak ayının ilk haftası gitmeyi tercih ettik. Aslında riskli bir dönem olmasına rağmen şansımıza kar kalınlığı da hava da çok güzeldi. Zaten Courchevel'de çoğu pistte yapay kar makinaları olduğu için pistler kar yağmasa bile oldukça güzel oluyor. Yeter ki yağmura denk gelmeyin!

ULAŞIM

Courchevel'e ulaşım için en kolay yollar İstanbul'dan direk Cenevre'ye ya da Lyon'a uçmak. Bu şehirlerden sonra da ortalama 2.5-3 saatlik bir karayolu yolculuğuyla Courchevel'e gidebiliyorsunuz. Bir de Courchevel'in kendi havaalanı var aslında. Fakat buraya İstanbul'dan direk uçuş yok ve
Courchevel Havaalanı yokuş aşağı karlar arasında olduğu için korkunçluğuyla ünlü! Bu nedenle biz İstanbul-Cenevre uçuşunu tercih ettik. Uçuş ortalama 3 saat sürüyor. 31 Aralıkta yola çıktığımız için yılbaşını kutlayalım ve bir gün de Cenevre'yi gezelim diye düşündüğümüzden 2 gece burada konakladıktan sonra Courchevel'e geçtik. Cenevre-Courchevel transferi için kalacağımız dağ evinin "Skiidy Gonzales" (kayak bölgesine transfer için olabilecek en iyi isim değil mi sizce de:)adlı servisini kullandık. Ve şoförümüz Louis'le oldukça keyifli geçen 3 saatlik yolculuğun sonunda bembeyaz karlarla örtülü evimize ulaştık.



KONAKLAMA

Courchevel'de çok fazla konaklama seçeneği mevcut. Bir çok lüks otel, chaletler (dağ evi), kiralık apartman daireleri... Biz dağ evi hayatını denemek adına "chalet"de konaklamayı tercih ettik ve iyi ki öyle yapmışız diyoruz! Chalet rezervasyonu yapmak için birçok internet sitesi var. Pistlere yakınlık, kaç oda istediğiniz, yemek ve servis elemanı isteyip istemediğiniz gibi tercihlerinizi bu sitelere bildiriyorsunuz ve şartlarınıza uygun "chalet"leri sizin için listeliyorlar. Sonrasında tipini en çok beğendiğiniz ve bütçenize en uygun olanı seçmek size kalıyor :) Biz, "Much Better Adventures" sitesinden "Chalet Louis"i kiraladık. 

Chalet Louis




Chaletmiz Courchevel'in La Praz diye çok tatlı bir kasabasında, pistlere 5 dk yürüme mesafesinde ve bizce mükemmeldi:) Eve girdiğimiz anda sempatik tavırlarıyla, kendi yaptığı taze kek ve kurabiyelerle bizi karşılayan hostumuz Max ilk dakikadan kazandı bizi:) (Host yerine ne desek bilemedik; yani aslında Max tatil boyunca yemeklerimizi yapan, evi toparlayan bize her konuda yardımcı olan tatil arkadaşımızdı. Tüm bunları Türkçe bir kelimeye sığdıramayınca, ingilizcesiyle devam edelim, host diyelim dedik:) Biz herşey dahil bir chalet seçtiğimiz için yemek konusunda çok rahat ettik, sizlere de kesinlikle tavsiye ediyoruz!



DAĞ EVİNDE GÜNE BAŞLARKEN
Öyle bir oda düşünün ki her tarafı ahşap, tavanındaki pencereden gökyüzü izleniyor, dışarıda lapa lapa kar yağarken içerisi sıcacık...Sabah uyanmışsınız karnınız aç ama aşağıdan mükemmel kokular geliyor... İşte biz Courchevel'de 1 hafta boyunca her yeni güne böyle başladık :)


PİSTLER






Sabah liftler 9.00'da açılıyor, akşam 16.30-17.00 gibi kapanıyor. 3 vadide toplam 299 pist, 169 lift var. Biz 1 haftalık tatile yalnızca Courchevel ve Meribel'i sığdırabildik. Biraz da uzak olduğu için Val Thorens'e gidemedik ne yazık ki...

Avrupa'daki pistlerin renk ve zorluk değerlendirmeleri Türkiye'den oldukça farklı. Courchevel'de kırmızı pist Uludağ'ın simsiyah pistine eşitti bizce. Çok cesur davranıp, zorluğundan emin olmadan her piste girmemeniz konusunda uyaralım, sonu pek iyi olmuyor :)







Courchevel'de ve Meribel'de pist kenarlarında mola verebileceğiniz çok güzel kafeler, barlar, restoranlar var. Courchevel 1850'deki "Le Tremplin", havaalanı manzaralı "Le Pilatus" ve Meribel'deki "Le Rond Point" önerilerimiz arasında.
Bizim bayıldığımız ve ilk defa deneme şansı bulduğumuz aktivitelerden biri de akşam kayağı!! Her çarşamba akşam 18.00-20.00 arasında oluyor. Pist aydınlatmaları oldukça güzel. Neredeyse bomboş olan pistlerde, kar püskürten yapay kar makinalarının altından, sanki tüm pist sizinmişçesine kayıyorsunuz! Israrla tavsiye edilir...





KAYAK SONRASI







Chaletde konaklamanın en keyifli yanlarından biri de, kayaktan yorgun ve üşümüş bir şekilde döndüğümüzde şömine karşısında, bizim için hazırlanmış sıcak şarabın tadını çıkarmak oldu. Hostumuz Max de, birbirinden lezzetli yemekleriyle tatilimize lezzet kattı






EĞLENCE


Courchevel'de kafe, bar alternatifleri oldukça fazla. Eğlenceye düşkünseniz kesinlikle sıkılmaya vakit bulamayacağınız bir kayak merkezi diyebiliriz. Hergün birçok barda "apres ski" denilen kayak sonrası eğlenceler oluyor. Apres ski eğlencesi için Meribel'de bulunan "La Folie Douce"u önerebiliriz. Bunun dışında, Courchevel 1650'de bulunan, genellikle yerel insanların gittiği "Fancy Fox" diye bir pub/club var. Bize çok önerdikleri için bir gece gittik, neden bu kadar sevildiğini pek de anlayamadan döndük. Ama kayak bizi yormuyor, gece hayatı istiyoruz derseniz bir uğrayın deriz.

1 haftalık Courchevel maceramız böyle geçti. Kayak tatili planlamanız için daha ayrıntılı bilgi almak isterseniz, buradayız :)








Sevgiler










18 Ocak 2016 Pazartesi

Blogging 101

Discovering LA 
Herkese Merhaba,

İki yakın arkadaş hayatımızda bir yenilik arayışına girmemizle başladı bu maceramız. 
Gezip gördüklerimizi, deneyimlediklerimizi, planlarımızı, moda anlayışımızı, sevdiklerimizi, sevmediklerimizi anlatalım istedik. E hal böyle olunca işte buradayız :)

Biz kimiz? 

Hande ve İrem olarak kardeş kadar yakın iki arkadaşız. Rutin hayatta diş hekimliği yapmakla birlikte,  bu blogda kendimizi anlatıp, zevklerimizi sizlerle paylaşmak istedik. Amacımız yazarken eğlenmek, bu vesileyle anılarımızı düzenlemek ve mümkünse sizlere de kendi deneyimlediklerimizi aktarmak. Sizin de bizimle paylaşmak isteyeceğiniz hayata dair herşeyi merakla bekliyoruz...

                                                          Sevgiler.. :)
                                                           FLO2O      

PS: Hazır olun! Bir sonraki yazımızda #throwback yapıp, birlikte geçirdiğimiz bir Batı Amerika maceramızı paylaşacağız... :)